18 Şubat 2010 Perşembe

YALIN'IMIZ 1 OLDU

Hayatımızın anlamı, yaşam sevincimiz, mutluluk kaynağımız, oğlumuz bugün 1 yaşında. Geçen sene bugünü düşündükçe hala geçen zamana inanamıyorum. Öyle çabuk geçmiş ki günler, aylar... Bir bakmışız 1 yaşına girmiş bile küçük oğlumuz.
İyiki doğdun, iyiki bizimlesin birtanem..İyiki ilk yılımızda hep beraberdik. Bana ihtiyacın olduğu her anında yanında olmak kadar beni mutlu eden birşey olmadı. Artık sensiz bir hayatı düşünemiyoruz.
Bundan sonraki yıllarımızda da hep beraber sağlıklı, mutlu, huzurlu nice yıllar geçirmeyi diliyoruz.
Seni çok seviyoruz.

29 Aralık 2009 Salı

SONUNDA İYİLEŞTİK






Evet sonunda iyileştik. Yalın da ben de yaklaşık 2 haftadır hastaydık. Önce yardımcımızdan bana bulaştı; benden de Yalın'a. İlk defa ateşlenince çok endişelendim. Tabi ilk hastalığımız olunca insan ne yapacağını şaşırıyor. Hemen ertesi gün doktora götürdük. Boğazı iltihaplanmış, 1 hafta boyunca antibiyotik kullandı. Öksürüğünün ve burun tıkanıklığının geçmesi ise 10 günü buldu. İnsanın çocuğunun hastalanması ne kötü şeymiş. Neyseki bugünlerde iyiyiz.





İzmir'de de sonunda hava soğudu. Artık eskisi gibi dışarı çıkamıyoruz. Domuz gribi yüzünden Yalın'ı çok fazla AVM' lere de götürmek istemiyorum. Evde sürekli yeni aktiviteler bulmaya çalışıyoruz. En son topu yuvarlamasını öğrendi. Artık karşılıklı oynayabiliyoruz. Bir de kitaplarındaki hayvanları tanımaya başladı. " Penguen nerde, ördek nerde Yalın " deyince hemen o sayfalara bakıyor. Daha parmağınla işaret edemese de gözleriyle bize anlatıyor.


Bu aralar ne yapsam Yalın'a meyve yediremiyorum. Mandalini elimizden kapmaya calışan ufaklık  şimdi kesinlikle ağzını açmıyor. Çok fazla da zorlamak istemiyorum fakat vitaminsiz kalacak diye içim elvermiyor.




Son 1 ayda yaptıklari inanılmaz değişti. Artık bizi taklit ediyor, ne hareket yaparsam mutlaka o da yapıyor. O kadar komik ki; bizi taklit edecek diye garip sesler çıkarıyor. Bir de artık her dediğimizi anlamaya başladı. Onunla büyük adam gibi iletişim kurmak çok güzel...


Geçen hafta yılbaşı ağacımızı kurduk. Tabi bizimki sürekli ağaca ve süslere atlamaya çalıştı. Biz de en sonunda Yalın uyurken süsledik. İlk birkaç gün ağacın dibinden ayrılmıyordu; şimdi ilgisini kaybetti. Arada bir dallarını yakalamaya çalışıyor o kadar.



Bu sene yılbaşında bizim evde toplanacağız. Yalın'ın ilk yeni yılı olduğu için evde olalım dedik. Bu sene kayınvalidemler de gelecek;  teyzemler, babamlar, belki kuzenler hepimiz bir arada olacağız. Bizim ufaklığın da herkese bir sürprizi olacak. Onu da bir sonraki yazımda yazarım...

1 Aralık 2009 Salı

GEÇEN HAFTAMIZ

21 Kasım 2009 
Güzel Bir Gün
Bu aralar İzmir'de havalar çok güzel. Yazdan kalma günler yaşıyoruz. Biz de oğlumla  hemen her fırsatı değerlendirmeye çalışıyoruz. Bugün de eşimin toplantısı olduğundan evde yanlızdık. Baktım Yalın sıkılmaya başladı ben de işi gücü bırakıp oğlumla Göztepe'ye yürüyüşe çıktım. İyiki de çıkmışız, sahilde bir çok anne ve bebekleri güneşli günün tadını çıkarıyorlardı. Fakat bizim ufaklık herzaman olduğu gibi yolun yarısında uyuyakaldı. Temiz hava çarpmış olacak ki  eve dönünceye kadar da uyanmadı.

Bütün gece de sabaha kadar 2 saatte bir uyanmaya devam etti. Zaten ne zaman gündüz biraz fazla uyusa gece en az 5 defa uyanıyor. Bakalım bu uykusuz geceler ne kadar devam edecek?

23 Kasım 2009
Bugünlerde Yalın Bey'imiz oyuncaklarından iyice sıkılmış durumda. Ne kadar yeni oyuncak alsak da 1-2 bakıp sonra bir daha yüzüne bakmıyor. En son Playskool'un ilk arabam adlı oyuncağını almıştık. Önceleri renkleri biraz ilgisini çekse de 3 gün sonra onu da bir kenara atıverdi. Ben de gün içerisinde nasıl oyalayacağımı şaşırmış durumdayım. Bugün ona pilates topunu verdim. Neyse ki çok sevdi. Sürekli topla boğuşup durdu. Topu yuvarlayıp arkasından jet hızıyla emekleyerek yanına gidiyor. Sonra kahkahalarla tekrar topuyla beraber geri dönüyor.
Bakalım bu oyundan ne zaman sıkılacağız?



Bir de bu aralar eline ne alsa sürekli pat pat bütün gücüyle yere vuruyor. Alt komşumuz yakında bizi ziyaret edecek galiba...

30 Kasım 2009
Bir Bayram Daha Geçti...

Bir bayram daha geride kaldı. Bu Yalın'ın 2. bayramıydı. Her zaman olduğu gibi aile ziyaretleriyle geçip gitti. Bu bayram Yalın biraz daha büyüdüğünden herkesle çok ilgiliydi. Gittiğimiz yerlerde mutlaka numaralarını herkese gösterdi. Tabi ilgi hep üstünde olunca da iyice keyiflendi bizimki. Bir ara baktım tanımadığı insanlara bile gülücükler atıyor. Eğer o sırada ona kimse bakmazsa da çığlığı basıyor. İyice alem oldu yani.
Ancak teyzeler, amcalar, dedeler, kuzenler derken bizimkinin de bu kadar kalabalık ve ilgiden huyu değişti. 3 gündür yemeğini yemek istemiyor. Yediresiye kadar aradan 1 saat geçiyor. Ayrıca çok da huysuz oldu. Sürekli bağırıp çığlıklar atıyor.
 
 Bir de son bir haftadır burnu tıkalı. Çok şükür başka hiçbir hastalık belirtisi yok ama burnu tıkalı olduğundan geceleri uyuyamıyor ve devamlı ağlıyor. Ne serum fizyolojik ne buhar hiç fayda etmedi. Birkaç güne geçmezse doktoruna götüreceğim. Gerçi bu aralar grip salgını olduğundan doktorundan da randevu almak imkansız. Şimdi bir de bayram dönüşü, telefonla bile zor konuşurum artık.
Umarım biran önce düzeliriz.




19 Kasım 2009 Perşembe

Yalın'ın İlk Günleri




18 şubat 2009 sabahı yeni bir hayata başlıyorduk. Önceki gece birkaç saat uyuduğumdan biraz sersem,biraz stresli ve çok heyecanlı bir şekilde ailece yola döküldük.Kimler yoktu ki... Eşim,babam,kardeşim,kayınvalidem, 2 teyzem, eniştem, Pembe teyze ve eşi hepimiz hastaneye gittik. Orada önceden ayarladığım doğum fotoğrafçım Yasemin de bizi bekliyordu.Yarım saatte hazırlıklar tamamlandı ve kendimi biranda ameliyathanede buldum.O zamana kadar herşey bir hayal gibi geliyordu.Tek isteğim biran önce Yalın'ımıza kavuşmaktı. Ameliyathanede sevgili doktorumu yanımda görünce biraz olsun rahatladım. Kendisi sağolsun esprileri ve şakalarıyla stresimi azalttı.  Zaten içeri girdikten 15 dakika gibi kısa bir süre sonra da oğlumu kucağıma verdiler. O anki hislerimi her annenin olduğu gibi kelimelerle anlatamam.Ondan sonraki saatler ve günler ise yine heyecanlı,mutlu ve curcunalı şekilde geçti.İlk emmesi,ilk altını değiştirmem,uyuması, ağlaması derken şimdi 9 aylık oldu bile.
Zaman okadar hızlı geçiyor ki bazen onun büyümesine ve hergün yeni birşeyler öğrenmesine yetişemiyorum. Bugünden itibaren yaptıklarımızı yazmaya çalışacağım.




Eşim ve ben ileride bu sayfanın ona bırakacağımız güzel bir armağan olacağını düşünüyoruz.Bir dahaki yazımda görüşmek üzere...